Bilgilendirme Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri

turkistan

SMS Onaylı
Normal Üye
Katılım
19 Ağu 2018
Mesajlar
208
Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri (1541-1628) Osmanlı devri İstanbul velîlerinin büyüklerindendir. Asıl adı Mahmûd’dur. “Hüdâyî” ismi ve “Azîz” sıfatı kendisine sonradan verilmiştir. Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’nin neslinden olup, “seyyid”dir.

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri Koçhisar’da doğmuş, çocukluğu Sivrihisar’da geçmiştir.
O, bir asra yakın ömür sürmüş ve sekiz pâdişah devrini idrâk etmiş bir gönül sultânıdır. Asrında, gerek eserleri, gerekse sohbet, irşad, vaaz ve nasihatleri ile ümmet için bir feyiz kaynağı olmuştur.
İlim, tasavvuf ve edebiyat sahalarında parlak bir hüviyete sahip bulunan Hüdâyî Hazretleri, mâneviyat rehberleri arasında müstesnâ bir mevkii hâizdir. O, kuruluş yıllarında Şeyh Edebali Hazretleri’nin yapmış olduğu kıymetli irşad, hizmet ve faâliyeti, aynı aşk, vecd ve heyecanla yürütebilen nâdir bir mânevî şahsiyettir. Allah rızâsı istikâmetinde ihlâs, samîmiyet ve gayret üzere hareket eden Hüdâyî Hazretleri, sahip olduğu zâhirî ve bâtınî liyâkat sebebiyle de hem pâdişahların hem de bütün tebaanın sevdiği bir Hak dostu olarak tebârüz etmiştir.

Bursa’da Muhammed Üftâde'den feyz aldı. 1598 (H. 1007) de Üsküdar'da câmi ve dergâh yaptırdı. 1628 (H. 1038)'de vefât etti. Kabri, İstanbul Üsküdar'da kendi dergâhı yanındaki türbesindedir. Asıl ismi Mahmud'dur "Hüdâyî" ismi ve "Azîz" sıfatı kendisine sonradan verilmiştir.

Mahmud Hüdayi, Fadlullah bin Mahmud'un oğludur. Çocukluğu Sivrihisar'da geçti. Burada ilk tahsiline başladı. İlmini ilerletmek için İstanbul'a gitti. Küçük Ayasofya Medresesinde tahsiline devam etti. Çok zeki olup bir defa okuduğunu zihninde tutar, tekrar kitaba bakmaya lüzum hissetmezdi.

Mahmud Hüdayi otuz üç yaşında iken, hocası Nazırzâde ile Bursa'ya geldi. Üç sene Ferhâdiye Medresesinde müderrislik yaptı. Üç sene sonra, hocasının vefâtı ile Bursa kadılığına getirildi. Aziz Mahmud Hüdayi manevi bir işaretle Trakya'ya gitti. Bir müddet sonra da Şeyhülislâm Hoca Sadettin Efendi vasıtasıyla İstanbul'a geldi. Küçük Ayasofya Camii tekkesinde hocalık yapmaya başladı. Bu arada Fatih Camii'nde, talebelere, tefsir, hadis ve fıkıh dersleri verdi. Burada kaldığı müddet içinde, ilim ve devlet adamlarına kadar uzanan geniş bir muhit edindi. Bu arada, Üsküdar'da kendi dergâhının bulunduğu yeri satın aldı. Buraya dergâhını inşa eyledi. Dergâhında yüzlerce talebenin yetişmesi için çok uğraştı. Kısa zamanda namı her tarafta duyuldu. Akın akın talebeler dergâhına koştular. Hasta kalblerine şifa olan sohbetlerine kavuştular. Onun feyz ve bereketleri ile mârifetullaha kavuştular. Dergâh, en fakirinden en zenginine ve en üst kademedeki devlet ricâline kadar her tabakadan insanlar ile dolup taşıyordu. Devrin padişahları da ona hürmette kusur etmiyorlardı. III. Murad Han, III. Mehmed Han, I. Ahmed Han, II. Osman Han ve IV. Murad Han'a nasihatlarda bulundu. Dördüncü Murad Han'a, saltanat kılıcını kuşattı.

1595 yılında İranlılarla yapılan Tebriz seferine Ferhat Paşa ile beraber katıldı. Zaman zaman padişahların davetlisi olarak saraya gidip, onlarla sohbetlerde bulundu.

Aziz Mahmud Hüdayi, 1628 (H. 1038) senesinde vefat etti. Vefatından önce talebeleriyle ve tanıdıklarıyla helâlleşti, vasiyetini yaptı. Son nefeste de Kelime-i şehâdet getirerek ruhunu teslim etti. Türbesi Üsküdar'daki dergâhındadır. Aşıkları, onu ziyaret etmekte, feyz ve bereketlerinden istifade etmektedirler. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı bugün dergahda hizmet vermektedir.

not:alıntıdır.
 

Ekli dosyalar

  • azim_mahmud_hüdayi_hazretleri_kimdir1.jpg
    azim_mahmud_hüdayi_hazretleri_kimdir1.jpg
    322.8 KB · Görüntüleme: 3

yaso

T.C Onaylı
SMS Onaylı
Normal Üye
Katılım
29 Ağu 2018
Mesajlar
151
Ben mübarek Veli'nin hayatını okurken aşağıda yazılı kerametinden çok etkilenmiştim.Kendisi nefsini köreltmek için ciğer satarmış.Hatta nasibi olanlar ziyaretinde bu ciğer kokusunu duyarlarmış.
"Sultan 1.Ahmed Han, Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’ne müstesnâ bir hürmet gösterir ve ikramda kusur etmezdi. Bir gün Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri ile sarayda sohbet ediyordu. Bir ara abdest tazelemek isteyen Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri için ibrik ve leğen getirdiler. Pâdişah, hocasına hürmeten ibriği eline aldı ve abdest suyunu kendisi döktü. Sultan Ahmed Hân’ın annesi de kafes arkasında havluyu hazırlamıştı. Vâlide Sultan bir ara kalbinden:
“Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin bir kerâmetini görseydim!” diye geçirmişti.
Bunun üzerine Hüdâyî Hazretleri, Vâlide Sultân’ın gönlünden geçenlere vâkıf olarak:
“–Hayret! Bâzıları bizden kerâmet arzu ederler. Hâlbuki Halîfe-i Rûy-i Zemîn’in elimize su dökmesi ve muhterem vâlidelerinin de bize havlu hazırlamasından daha büyük kerâmet mi olur?” buyurdu."
Ebedi istirahatgahına ziyarette bulunanlar için ettiği, inşaAllah kabul olunan bir duası varmış...
“Yâ Rabbî! Kıyâmete kadar bizim yolumuzda bulunanlar, bizi sevenler ve ömründe bir kere türbemize gelip rûhumuza Fâtiha okuyanlar bizimdir… Bize mensub olanlar, denizde boğulmasınlar; âhir ömürlerinde fakirlik görmesinler; îmanlarını kurtarmadıkça ölmesinler; öleceklerini bilsinler ve haber versinler ve de ölümleri denizde boğularak olmasın!..” diye duâ eyledi.
İnşaAllah bu mübarek büyüğümüzü ve onun gibi büyüklerimizi ziyaret etmek, dua ve teveccühlerine mazhar olmak bizlere de nasip olur... Selam olsun o yüce Sultanlar'a, Selam olsun o yüce Sultanlar'a muhabbet duyanlara!...
 

yaso

T.C Onaylı
SMS Onaylı
Normal Üye
Katılım
29 Ağu 2018
Mesajlar
151
Onları sevmek, hayatlarını okumak dahi insana saadet ve neşe veriyor değil mi @Ayperi ? kimbilir teveccühlerine mazhar olmak nasıl bir duygudur? İnşallah isteyen hepimize nasip ve müyesser olur... :)
 

turkistan

SMS Onaylı
Normal Üye
Katılım
19 Ağu 2018
Mesajlar
208
SULTAN IV. MURAT’I ÖLÜMDEN KURTARAN KERAMET

1638’de Bağdat seferine çıkan Sultan IV. Murat’ın dirâyetini bilen Safevî hükümdârı, onun Bağdat önlerine gelmesi hâlinde şehri mutlak sûrette kaybedeceğini bildiğinden Sultân’ı bir suikastle ortadan kaldırmanın daha yerinde olduğunu düşünerek üç husûsî yetiştirilmiş casusu Osmanlı ordusuna göndermişti. Bunlar, bir gece sekiz kadar nöbetçiyi aşarak Sultân’ın yanına kadar girmeyi başardılar. Hemen hançerlerini çekip yatağın başına yaklaştılar. Uyumakta olan Sultan, o anda bir rüyâ görmeye başladı:
Çok sevdiği rahmetli üstâdı Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri, kendisine misâfir olmuştu. Birlikte oturuyorlardı. Ancak o esnâda Hazret-i Pîr’in o vakte kadar kendisinden görülmemiş bir sür’atle birden ayağa kalkmasıyla haykırması bir oldu:
“–Oğlum Murat! Ayağa kalk!”
Zaten hocası daha ayağa kalkarken edeben ayağa kalkmaya davranan IV. Murat Han, gelen emirle daha bir hızla yerinden doğruldu. Rüyâda gerçekleşen bu doğruluşla birlikte uyanarak gerçekte de yatağından kalkıverdi ve başında bulunan eli hançerli üç şahsı fark etti. Derhâl üzerlerine yorganını fırlattı ve başı ucunda duran yaklaşık üç yüz kiloluk topuzunu kavradığı gibi üçünü de yere serdi. Böylece hocası Hüdâyî Hazretleri’nin yeni bir tasarrufuyla mutlak bir suikastten kurtulmuş oldu.
Hazret-i Pîr’in vefâtından sonra gerçekleşen bu tasarrufu, günümüzde de hâlen cârîdir ve birçok yaşanmış misâlleri vardır.
 

Felak

SMS Onaylı
Normal Üye
Katılım
19 Mar 2019
Mesajlar
74
Osmanlı devrinde İstanbul velilerinin büyüklerinden biri olan bu zat-ı muhtereme Allah rahmet eylesin
 
KONUYU OKUYAN VEYA CEVAPLAYACAK OLANLARIN DİKKATİNE.!!!

Konu yada kaynaklarda mesaj yazma zorunluluğu yoktur.

Gereksiz,anlamsız mesajlar yazarak konuları kirletmemeye çalışalım.

DEĞERLİ ZİYARETÇİLERİMİZ Forumuzdan daha fazla faydalanmak için Lütfen ÜYE OLUN.

ÜYE OLMADAN FİKİR ALIŞ VERİŞİ YAPAMAZSINIZ.!

YENİ SİSTEMİMİZDE SMS ONAYI OLMAYAN ÜYELER FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNAMAYACAKLAR

Bir Konuşma Başlat
Selam! Whatsapp'ta sohbet etmek için aşağıdaki danışmanlarımızdan birini tıklayın
Danışmanlarımız genellikle birkaç dakika içinde yanıt verir.