Önemli Dilin Allah'ın Zikri İle Islak Kalsın.

C

crooyun

Yasaklanmış Üye
Allah Resulü (s.a.v) devesinin üstündeyken
Hz. Abdullah İbni Abbas'ı devesinin terkisine
aldı ve ona bazı nasihatlardan bulundu. Şöyle dedi;
''Ey Abdullah dilin Allah'ın zikrinden uzak olmasın.
Dilin Allah'ın zikri ile ıslak kalsın.'' Tasavvuf yolunun hizmetkarları
Bu hadis-i şerife çok itibar ederler. Onların zikrullah görevleri vardır.
ذِكْرًا كَثِيرًا... ( Ahzab suresi 41 ) Mealen : Allah'ı çokça zikredin. Ayeti kerimesini
çok canlı bir şekilde yaşayabilmesi için her gün Allah'ı tesbih, zikir ederler. Ama
zikrederlerken bu hadis-i şerifteki eğitim metodunu asla unutmazlar. Ne buyuruyor sultanımız
''Dilin Hep Allah'ın Zikri İle Islak Kalsın'' Alimlerimiz Bu hadis-i şerifi açıklıyorlar.
Bir insanın dili neyi söyler ise kalbi ve aklı bir süre sonra oraya gitmek zorundadır.
Dil Allah'ı zikrederken istediği kadar başka bir yerde olsun. Eninde sonunda kalp oraya tabi olur
yani oraya gider. Dolayısıyla tasavvuf yolundaki dervişlere en başta dili zikre alıştırma terbiyesi verilir.
Aklın nerede olursa olsun elin hangi işte olursa olsun hangi ticaret ile uğraşırsan uğraş ne yaparsan yap
diline Allah lafzını alıştır. Dilin Allah'ın Zikri ile ıslak kalmaya alışsın. Bu seni bir yere sevk edecektir.
Kalbin diline tabi olduğu için eninde sonunda zikrettiğin zatı düşünmeye başlayacaksın. Onun yarattıklarını düşünmeye
başlayacaksın ve terbiye olduğunu fark edeceksin.

Vesselam
 

İlkcan

Unutulmaz
T.C Onaylı
SMS Onaylı
Normal Üye
Katılım
20 Haz 2018
Mesajlar
129
Hem dilimiz hem kalbimiz aşk ile Allah desin inşallahh emeğinize yüreğinize sağlık
 

sibug

T.C Onaylı
SMS Onaylı
Normal Üye
Katılım
27 Kas 2018
Mesajlar
128
Konum
kocaeli
Nakşibendilikte sessiz zikir yani kalp zikri esastır. sesli zikir yoktur. dil oynamasın diye özellikle ikiye katlanıp damağa yapıştırılır. insan zikirde olsunda nasıl olursa olsun.
 
C

crooyun

Yasaklanmış Üye
@sibug kardeşim Hafi zikir ve cehri zikir konusuna girer isek sana şöyle bir açıklama yapayım. Her iki Zikir çeşitinin ilke edindiği hadisler tam sahih diyeceğimiz hadis kaynaklarında yoktur. Ama Her iki zikir çeşitini yapmakta da bir sakınca yoktur. Hemen sana şöyle açıklayayım.

Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s) dört halifeye ayrı ayrı zikri öğretip tavsiye etmiştir. Hz. Ebu Bekir (r.a)'a hafî (gizli) zikri, Hz. Ömer ve Hz. Ali'ye cehrî (sesli) zikri ve Hz. Osman'a da kalbî zikri öğretmiştir Tasavvufî telakkîye göre Hz. Peygamber (s.a.s) Hz. Ebû Bekir'e Sevr mağarasında gizli zikri telkîn ve ta'lîm buyurmuştur. Delil olarak da; "ikisi mağarada iken O, arkadaşına: "Üzülme Allah bizimle beraberdir." (et-Tevbe, 9/40) ayetini göstermektedirler. Ayetin tevilini ise şu şekilde yapmaktadırlar: “Ebu Bekir Sıddık (ra) Efendimiz mağara içerisinde, müşriklerin Rasulullah (sav) Efendimize zarar vereceği endişesiyle, korkuya kapılmıştı. O’nun bu halini gören Sevgili Peygamberimiz:
“Korkma Ya Ebu Bekir! Dilini damağına yapıştır; “La İlahe İllallah” de. Üzülme! Allah (cc) Habir ismi şerifi ile haberdardır. Basir ismi şerifi ile bizi görür. Bize bizden yakın olan O’dur. (Veli ismi şerifi ile dostlarına yardım edendir. Âlim ismi şerifi ile bilendir. Semi’ ismi şerifi ile işitendir. Selam ismi şerifi ile selamete ulaştırandır...) Sen dediğimi yap.” buyurdu. Hz. Ebu Bekir-i Sıddık (ra) Efendimiz dilini damağına yapıştırarak, bir nefeste yirmi bir defa; “La İlahe İllallah” kelime-i tevhidi zikredince, üzerindeki korku geçti. Ve kalp aynası açıldı. Hafi zikri, Peygamber (sav) Efendimiz bu şekilde Ebu Bekir Efendimize telkin etmiş oldu.”

Anlatılan rivayet sahih hadis kaynaklarında bulunmadığı gibi muteber tefsir kaynaklarında da bu ayetin hafi zikir ile alakasının olmadığı kayıtlıdır (bkz. Elmalılı tefsiri).

Sufilere göre Cenab-ı Zülcelâl Hazretlerine vasıl olmanın ikinci yolu ise; cehri zikir ile olur. Rivayete göre: Hazreti Ali (ra) Efendimiz, bir gün Rasulullah (sav) Hazretlerinin hane-i saâdetlerine gelir.

“Ya Rasulullah! Allah’a varan yolların en kısa olanını, kullarına en kolay gelenini, nezdinde en üstün olanını bana bildir”, diye istekte bulunmuş; bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

─ Ya Ali! Ben ve Benden önceki peygamberlerin söylediği sözlerin en kabule şayanı; “La İlahe İllallah”, Kelime-i Tevhit’tir. Yedi kat yer ile yedi kat gök terazinin bir kefesine konsa, “La İlahe İllallah” Kelime-i Tevhit de diğer kefesine konsa “La İlahe İllallah” hepsinden ağır gelir” buyurdu.

Hz. Ali (ra) Hazretleri:

─ Ya Rasulullah, Allah’ı nasıl zikredeyim?

Peygamber Efendimiz:

─ Ya Ali! Dizini dizime daya. Alnını da alnıma koy. Gözlerini kapa ve üç defa söyleyeceğimi dinle. Sonra Sende üç defa söyle, Ben dinleyeyim.

Akabinde, Peygamberimiz gözünü yumup yüksek bir sesle, üç kere “La İlahe İllallah” dedi. Hz. Ali (ra) Efendimizde dinledi.

Hz. Ali (ra) Efendimiz gözünü yumup, sesini yükselterek üç defa “La İlahe İllallah” dedi.

Bu şekilde Peygamber Efendimiz, Hz. Ali (ra) Efendimize cehri zikri telkin etti (6,7).

Bu rivayet de sahih hadis kaynaklarında bulunmamaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında bakıldığında hafi/cehri (sesli ve/veya sessiz) zikirlerin ismi zikredilen Sahabe Efendilerimize öğretildiğine dair sahih hadis kaynaklarında rivayetler bulunmayıp, daha çok tasavvufi kaynaklarda yer alan tevillere dayanmaktadır. Bununla birlikte sesli ve/veya sessiz zikretmenin de herhangi bir mahsuru yoktur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde buna işaret vardır (bk. el-A'raf, 7/205; el-Hacc, 22/35-36; er-Ra'd, 13/28; el-Ahzab, 33/41-42; el-Kehf, 18/23-24; el-İnsan, 76/25, el-Cum’a, 62/10).

Şüphesiz Allah (cc) en doğruyu bilendir.

vesselam

Kaynaklar:
1. Mehmet Ali Aynî, Tasavvuf Tarihi, 1340, 198 vd.
2. Muhiddin Usta, Tabibzâde Mehmed Şükrî Efendi Ve Silsilenâme-İ Sûfiyye İsimli Eseri, YLT, İstanbul 2006.
3. Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, İstanbul 1985, 200 vd.
4. Şemsüddin Ahmed Sivasi, Dört Büyük Halife Hayatı ve Menkıbeleri, 27. Menkıbe.
5. Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Altınoluk Dergisi - 1991 - Mayis, Sayı: 63, s. 28.
6. Sultanımdan Gönüllere / Allah’a Vasıl Olmanın İki Yolu Var. Lamelif Dergisi / 38. Sayı Kasım 2010.
7. El İnayetür Rabbaniye.
8. Ömer Ziyaüddin Dağıstani "Tasavvuf Ve Tarikatlarla İlgili Fetvalar” adlı eserinden.
9. Sahihi Müslim, 64/118. Tirmizî, Fiten 35, 2207; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/162, 268; Ebu Ya'lâ, Müsned, 3526; Ebu Avâne, Müsned, 1/101; İbn Hibbân, Sahih, 6848, 6849; Beğâvî, Şerhu's-Sünne, 4284; Ma'cer, Cami', 20847.
 
KONUYU OKUYAN VEYA CEVAPLAYACAK OLANLARIN DİKKATİNE.!!!

Konu yada kaynaklarda mesaj yazma zorunluluğu yoktur.

Gereksiz,anlamsız mesajlar yazarak konuları kirletmemeye çalışalım.

DEĞERLİ ZİYARETÇİLERİMİZ Forumuzdan daha fazla faydalanmak için Lütfen ÜYE OLUN.

ÜYE OLMADAN FİKİR ALIŞ VERİŞİ YAPAMAZSINIZ.!

YENİ SİSTEMİMİZDE SMS ONAYI OLMAYAN ÜYELER FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNAMAYACAKLAR

Bir Konuşma Başlat
Selam! Whatsapp'ta sohbet etmek için aşağıdaki danışmanlarımızdan birini tıklayın
Danışmanlarımız genellikle birkaç dakika içinde yanıt verir.